Twitter (Don't Edit)

manset
Latest Post

Aşılı ve Aşısız Amerikan Asma Fidanı Üretimi

Written By Editör on Monday, July 23, 2012 | 7/23/2012

Filokseranın girmiş olduğu bağ alanlarında yeni bağcılığın yapılabilmesi, yalnız filoksera zararlısına dayanıklı Amerikan Asma Anaçları veya bunların melezleri ile mümkün olmaktadır.
Bu dersimizde filokseralı bağ bölgelerinde yeni bağların kuruluşunda kullanılan aşılı ve aşısız asma fidanlarının üretim tekniğini göreceğiz.
Filokseralı bağ bölgelerinde yeni bağlar iki şekilde kurulmaktadır.

  1. Aşılı asma fidanları ile
  2. Aşısız Amerikan asma fidanları ile
öncelikle aşılı asma fidanı üretim tekniğini kısaca ana hatları ile görelim

2.1. Aşılı Asma Fidanı Üretimi :

Bağcılıkta gelişmiş ülkelerde bağların büyük çoğunluğu bu fidanlar ile tesis edilmektedir.
Aşılı fidanlarla bağ tesisi mahsul yönünden en az bir yıl öncelik kazandırmaktadır. Bunun yanında işgücü yönünden önemli ölçüde ekonomi sağlamaktadır.
Aşılı asma fidanı üretiminde yapılacak ilk iş çelik ve kalemlerin alınmasıdır.

2.1.1. Çelik ve Kalemlerin Alınması

Anaçlık ve bağların budamalarına sonbaharda yaprak dökümünden, ilkbaharda sürgünlere su yürüyene kadar devam edilir. Asma sürgünleri 35-45 cm uzunlukta dip gözün hemen altından kesilerek asma çeliği haline getirilir. Dip göz hariç diğerleri köreltilir. Çeliklerin üzerindeki koltuk, sülük, salkım sapı gibi kısımlar çıkarılır. Aşılık çeliklerin çapları 6-12 mm arasında olmalıdır. Çelikler çaplarına göre ayrılarak 100’lük demetler halinde bağlanmalıdır.

Demetler haline getirilip etiketlenmiş çeliklerin aşı yapımına kadar herhangi bir su kaybına neden olmadan saklanmaları gerekir. Çeliklerin saklanmaları katlama havuzu veya soğuk depolarda yapılır. Katlama havuzlarının drenajının çok iyi yapılması gerekir. Drenajı iyi olmayan katlama havuzlarında çelik muhafazası mümkün değildir. Katlama havuzlarında çelik demetleri sürmeyi geciktirmek için ters olarak yerleştirilir. Demetler hava almayacak şekilde milli toprakla sıkıştırılır ve üzerleri 5-7 cm kalınlıkta milli toprakla örtülür. Katlama havuzunda çelikler 3-4 ay süre ile sağlıklı olarak saklanabilir. En sağlıklı saklama şekli ise soğuk depolarda, 0-4°C de ve % 75-80 nem ihtiva eden ortamlarda muhafaza edilmeleridir.
Aşı kalemleri de asma çeliklerinde olduğu gibi kum havuzlarında veya soğuk hava depolarında muhafaza edilirler.













Şekil 1. Tele alınmış Amerikan asma anaçlığı

2.1.2. Anaç ve Kalemlerin Aşıya Hazırlanması
Daha önce alınmış olan çelik ve aşı kalemlerinin saklama ortamlarında kaybettikleri suyun bünyelerine geri verilmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla anaç çelikleri 20°C deki suda 48 saat, aşı kalemleri 12 saat bekletilmelidir.
2.1.3. Masabaşı Aşılarının Yapımı
Aşı makinalarını; açtıkları aşı kesitlerine göre 3 ana grupta toplamak mümkündür.
  • Dilcikli İngiliz aşısı
  • Testereli aşı
  •  Omega aşısı

Avrupa'da ve Yurdumuzda genellikle omega işareti şeklinde aşı makinaları kullanılmaktadır. Makine tipi ne olursa olsun aşı kesit yeri çok düzgün olmalı ve anaçla kalem birbirine sıkıca temas etmelidir.
Aşıda dikkat edilecek en önemli hususlardan bir tanesi çepeçevre kallus oluşumunu sağlamak için, anaçla kalemin mümkün olduğu kadar aynı kalınlıkta olmasıdır.
Aşı yerinden su kaybının önlenmesi, aşı yerindeki enfeksiyonlar ile aşı gözünün sürmesinin engellenmesi için, aşılı çelikler aşı işleminden sonra aşı yerinin 2 cm altına kadar 1-2 saniye parafin içerisine batırılır.
Parafinlenmiş çelikler çeşitli metotlarla kaynaştırılırlar. Bunlardan bir tanesi katlama materyali kullanılmak suretiyle sandıklarda, diğeri ise suda çimlendirmedir.
Aşılı çelikler sandıklara yerleştirilirken altına ve aralarına katlama materyali konur. Katlama materyali olarak genellikle kavak talaşı, perlit veya bunların karışımları kullanılır.
Su içinde yapılan çimlendirmede plastik kasalar kullanılır. Kasalara çeliklerin 6-8 cm’ lik bölümüne kadar su konulur. İçine oksijeni sağlamak için bir miktar odun kömürü konur. Parafine batırılmış olan aşılı çelikler aşı yeri üste gelecek şekilde dizilirler.







Aşılı çelikleri içeren sandık ve kasalar çimlendirilmek üzere çimlendirme odalarına alınırlar. Çimlendirmenin esası, anaç ile kalemin birbirleriyle iyice kaynaşmasının sağlanmasıdır. Çimlendirme odalarına konan sandıklar ilk hafta 28-30 °C arasında tutulur. Daha sonra ısı 24 °C’ye düşürülür. Oda rutubetinin % 75-85 arasında olması uygundur. Kallus oluşumu 8. günden başlar, 15-20 gün sürer. Yeterli kallus oluşumu sağlandıktan sonra çimlendirme işine son verilir. Ortamın ısısı 20 °C ye düşürülerek bitkiler dış şartlara hazırlanırlar.
2.1.4. Dikim
Çimlendirme sürelerini doldurmuş ve dış ortama alıştırılmış olan aşılı çelikler ya fidanlık toprağına veya kontrollü ortamda karton saksılara veya naylon torbalara dikilirler. Sandıktan çıkarılan aşılı çelikler önce temizleme işlemine tabi tutulurlar. Anaçtan ve dipten çıkan kökler kesilir. Alıştırma sırasında uzamış sürgünler 1-1,5 cm den bıçak veya tırnak ile koparılır. Aşılı asma çeliklerinin genelde iki şekilde dikimi yapılır. Bunlar tepe dikim ve çiziye dikimdir. Kumsal hafif bünyeli üretim parsellerinde çiziye dikim, ağır topraklarda ise tepe dikim tercih edilmelidir.
Çiziye dikimde çelikler üretim parsellerine don ve kırağı tehlikesi ortadan kalktıktan sonra dip kazan ile açılan çizilere 5-8 cm aralık ve 90-100 cm sıra arası mesafe ile dikilirler, üzerleri 5 cm tavlı toprakla örtülür. Bu işlem, olası bir ilkbahar geç don ve kırağısından sürgünlerin zarar görmesini önlemek için gereklidir.
Son yıllarda fidan üreten kuruluşlarda naylonla kaplanmış kümbetlere, tepe dikim şeklinde fidanlar 4-5 cm aralıklarla saplanmaktadır. Damlama sulama yapılan kümbetlerde bu şekilde hem yabancı ot kontrolü, hem de söküm işlemi özel pulluklarla kolayca yapılabilmektedir.


2.1.5. Bakım İşleri
Aşılı çeliklerin dikileceği toprağın sonbaharda dönüme 2-3 ton hesabıyla iyi yanmış ahır gübresiyle gübrelenmesi gereklidir. Kış döneminde dönüme 20 kg. P205 ve 30 kg. Amonyum Sülfat verilmelidir. Gelişme devresinde yaprak gübresi veya Amonyum Nitrat ile takviye yapılmalıdır.
Gelişme döneminde sulama ve çapa işleri 20-25 gün arayla yapılmalıdır. Bu sayı iklim koşullarına göre değişebilir. Aşılı fidanlarda mildiyö ve külleme hastalıklarına karşı gerekli mücadele yapılmalıdır. Aşılı fidanlarda aşı yerinden boğaz kökleri varsa bunlar fazla büyümeden alınmalı ve arkasından sulanmalıdır. Sürgünlerin fazla büyüyüp aşı yerinin kırılmasını önlemek için 35-40 cm den tepelerinin kesilmesi kök oluşumunu da artırır. Sökümden 2 ay kadar önce sulamaya son verilmelidir.




2.1.6. Asma Fidanlarının Sökümü, Tasnifi ve Muhafazası
Fidan sökümü, yaprakların dökülmesinden sonra toprağın tavlı olduğu zamanda söküm pullukları ile yapılır. Sökülen bu fidanlar kök, sürgün ve kalınlığına göre ayrılır. 25 veya 50'şerlik demet yapılarak bağlanır ve çeşit etiketi konur.


Demet haline getirilen fidanlar satışa kadar kum havuzlarında veya soğuk depolarda muhafaza edilirler.
Filokseralı bağ bölgelerinde diğer bir bağ kurma şekli Aşısız Amerikan Asma Fidanları ile olmaktadır.

2.2. Aşısız Amerikan Asma Fidanı Üretimi

  • Aşısız asma fidanı üretiminde, 4-6 mm ve daha kalın çelikler kullanılır. Bu çeliklerin en önemli özelliği odunlaşmış olmalarıdır.
  • Üretim çelikleri 35-45 cm uzunlukta dip tarafından ve uç tarafından birer göz bırakılacak şekilde bir yıllık sürgünlerden elde edilir. Üst göz ve alt göz hariç diğer gözler körletilir. Bu çeliklerin muhafazası da aşılı çeliklerde olduğu gibi naylon torbalar içinde soğuk hava depolarında veya kum içinde olur.
  • Çelikler dikimden önce 24-48 saat su içinde bırakılmalıdır.
  • Dikim daha önce hazırlanan balık sırtı şeklindeki kümbetlere yapılır. Dikim sıra üzeri 5-6 cm, sıra arası 80-120 cm olacak şekilde yapılır.
  • Aşısız çeliklerin dikileceği toprağın da kış döneminde fosforlu ve azotlu gübrelerle gübrelenmesi gerekir. Gelişme döneminde de fidanlara iklim ve toprak durumu göz önüne alınarak yeterli sayıda çapa ve sulama yapılmalıdır. Aşısız asma fidanlarında hastalık ve zararlı görülmemektedir. Bunun için ilaçlama yapılmasına gerek yoktur.
  • Yaprak dökümünden sonra fidanlar söküm pullukları ile sökülürler. Gelişme durumuna göre ayrılan fidanlar 50'şerlik demet yapılarak etiketlenir, satışa arz edilir. Bunların muhafazaları soğuk hava depolarında veya kum içinde olmaktadır.




Meyvelerin Muhafazası

Written By Editör on Saturday, March 17, 2012 | 3/17/2012

Son yılların verilerine göre Türkiye'nin toplam meyve üretimi 13 milyon tona ulaşmaktadır. Acaba ürettiğimiz bu büyük miktarda meyvelerimizi özellikle iç pazarımız açısından tüketiciye sağlıklı bir şekilde sunabiliyormuyuz?
Dış satımda, meyvelerimizi sattığımız ülkelerin istemiş oldukları kalite standartlarına bir ölçüde uyabilmemiz nedeniyle kayıplarımız az olabiliyorsa da, iç pazarlarımız açısından durum özlenen düzeye ulaşamamakta ve meyvelerimiz hasat ile tüketim arasında %20 ile %50 gibi yüksek miktarlarda kayba uğrayabilmektedir. Bu kayıplar başta depolama olmak üzere hasat ambalaj, taşıma ve pazara hazırlamada karşılaşılan bir sürü sorunlardan ve özellikle bu alanda gelişmiş ülkelerde uygulanan yüksek teknolojiden yararlanamayışımızdan kaynaklanmaktadır.

Meyvelerin depolanmasında ve muhafazasında başarıya ulaşma ise, bu meyvelerin depoya girmeden önce hasat öncesi, hasat, depolamaya hazırlık ve depoya taşıma gibi evrelerdeki durumları ile çok yakından ilgilidir. Ancak çok iyi büyümüş ve gelişmiş, zamanında toplanmış, hastalık ve böcek zararlanmaları ile fiziksel ve fizyolojik bozukluklardan temiz, çabuk depoya taşınmış, dolayısıyla ideal kalitede meyvelerden depolamada başarılı sonuçlar alınabilmektedir.

MEYVELERDE HASAT OLUMU

Erken yapılan meyve hasadında meyve büyümesi tamamlanamadığı için üretici önemli ölçüde ürün kaybına uğramaktadır. Depolama açısından ise, bu gibi meyvelerde depolamada başarı sağlanamamakta, meyveler aşırı su kaybı nedeniyle kısa zamanda buruşmakta, depolama sürecinde bazı fizyolojik bozukluklar göstermekte, düşük sıcaklıklara daha duyarlı olmakta ve depolama sonrası yeme olumu kapasitesini yitirmektedir. Geç hasat yapılan meyvelerde ise ağaç dökümü hızlanmakta, depolama ömrü kısalmakta, mantari hastalıklara karşı duyarlılık artmakta ve bazı fizyolojik bozulmalar da çoğalmaktadır. Bu nedenle meyvelerin depolanmasında ve muhafazasında başarıya ulaşmak için meyvelerin en ideal hasat olumunda toplanmaları gerekmektedir.

Hasat olumunun saptanması için kullanılan yöntemler meyvelerin büyüme ve olgunlaşma döneminde bünyelerinde meydana gelen fizyolojik değişimlere dayanır. Olgunluğun, kültürel işlemler, beslenme ve ekolojinin etkisinde yıllara göre çok farklılık göstermesi nedeniyle her meyve türü için kullanılacak ölçütlerin uzun yıllar araştırılması, depolama ve olgunlaştırma çalışmalarının sonuçları ile irdelenerek değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu ölçütler arasında, meyve çekirdek kabuğunun renginin değişmesi ve meyvenin daldan ayrılabilme durumu özellikle elma ve armut üreticilerimizde şeftali gibi taş çekirdekli meyve üretimi yapan üreticilerimizin sık sık kullandıklar yöntemlerdir. Fakat bunlar meyvelerin hasat olumlarının saptanmasında elverişli yöntemler değildir. Bu aşamaya gelmiş meyveler uzun süre depolanabilme özelliklerini yitirmiş meyvelerdir. Meyvelerin hasat olumlarının saptanmasında pratik amaçlı en etkin yöntemler; meyve eti sertliği, suda eriyebilir maddeler, meyvede nişastanın kaybolması, zemin ve üst renk, meyve asitliğidir.

Meyveler hasada yakın zamanda meyve eti sertliğindeki değişim ve yumuşama, bu amaçla geliştirilmiş ve “penetrometre” denilen aletlerle ölçülmekte ve bulunan değerler öneriler ışığında karşılaştırılarak meyvenin hasat olumu saptanmaktadır. Elma, armut ve ayva gibi yumuşak çekirdekli meyvelerle kiraz, vişne dahil tüm taş çekirdekli meyvelerde ve hatta çilek gibi yumuşak meyvelerde dahi başarı ile kullanılmaktadır.

Meyve suyundaki şeker miktarı “refraktometre” adı verilen basit el aletleri ile ölçülmekte ve bulunan değerler ya başlı başına ya da meyve eti sertliği veya asit miktarı ile birleştirilerek, öneriler ışığında kıyaslanarak hemen hemen birçok meyvede başarı ile kullanılmaktadır.

Özellikle elma, armut gibi meyve türlerinde kullanılan pratik yöntem nişastanın kaybolmasıdır. Bu yöntemde üretici bahçeden topladığı birkaç meyve örneğini ortalarından kesmekte ve içinde %1'lik iyot içeren %4'lük potasyum iyodür çözeltisine batırmakta ve yarım dakika sonra meyve yüzeylerine bakarak koyu lacivert ve açık sarı renk ayrışımını gözlemektedir. Pratik açıdan koyu lacivert renkte 1/3 oranında açılma, nişastanın o miktarının şekere dönüştüğü vurgulamakta ve bu da hasat zamanının geldiğini işaret etmektedir.

Meyvenin hasat zamanına yakın zemin rengindeki değişiklikler çeşitli ülkelerce geliştirilmiş renk katalogları ile izlenmekte ve meyve üreticilerine hasat zamanının saptanması ile ilgili pratik açıdan önemli bilgiler verebilmektedir.

Meyve asitliği laboratuvarlarda saptanmakta ve bazı meyveler için ya başlı başına ya da meyvenin şeker içeriği ile birlikte kullanılarak meyvelerin toplama zamanının saptanmasında yardımcı olmaktadır.

Hasat, depolama yönünden ideal toplanma durumuna gelmiş meyvelerde zamanında ve en kısa zamanda yapılıp bitirilmelidir. Hasatta gecikme meyvelerin dallarında olgunlaşmasına ve böylece depo ömürlerinin kısalmasına neden olur. Meyvelerin toplanmasına mümkünse sabah erken başlamalı ve meyvelere mümkün olduğu kadar az zarar verecek derecede itina gösterilmelidir. Hasat zamanında meyvelere verilecek çizik, berelenme, yaralanma, düşürme gibi zararlanmalar ilerde depo aşamasında çürümelere neden olacaktır. Toplatıcıların eldiven giymeleri meyvelerin depo sağlığı açısından önemlidir. Ayrıca toplama kovası, kasa, makas ve benzeri araç ve gereçler temiz olmalı ve üzerlerinde, meyveler çizik, yaralama ve bereleme gibi zarar verebilecek herhangi bir şey olmamalıdır. Meyveler özelliklerine göre daldan ayrılmalı ve çekip koparmadan kesinlikle kaçınılmalıdır. Toplamada mümkünse özel toplama torbalarının kullanılması önerilmektedir. Bakanlığımız Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü tarafından geliştirilen bu torbalar hem işgücünü daha verimli kılmakta hem de meyvelere verilen hasat zararını en düşük düzeye indirmektedir.

MEYVELERİN DEPOLANMASI

Ülkemizde soğuk odaların çoğu ayrı “paketleme evleri” ile donatılmadıkları için meyveler toplandıktan sonra serin bir yerde veya ağaç gölgesinde boylanmakta daha sonra kasalara konarak depolara getirilmekte ve muhafazaya alınmaktadır. Çoğunlukla pratikte uygulanan bu sistemde kasaların çok temiz olmasına dikkat etmeli, mümkünse hasattan önce formalin, çamaşır suyu veya ilaca bandırılarak üzerinde ilerde depoda hastalık yaratabilecek bakteriyel ve fungal etmenlerinden temizlenmelidir. Tahta kasalarda kesinlikle çivi, teneke çıkıntısı gibi her türlü zarar verici şeyler yok edilmelidir.

Tahta veya plastik kasalar mümkün olduğu kadar açık kasa olmalı içleri kesinlikle hava akımını engelleyici kağıt ve benzeri maddelerle kaplanmalıdır. Bu gibi maddeler depoda hava akımını engellediklerinden meyvelerin geç soğumasına neden olmakta, böylece olgunluğu ilerlemiş meyveler ise depoda uzun süre dayanamamaktadır

Kasalamada diğer önemli bir nokta ise tahta aralıkların çok geniş olmaması, bu aralıkların 5 mm'yi aşmaması istenir. Aralığın fazla açık olması halinde değen meyvelerde berelenme meydana gelmekte böylece bunlarda depolama sırasında oluşacak çürümeler kasalardaki diğer meyveleri de etkilemektedir.

Toplanmış meyveler en kısa zamanda depoya getirilmelidir. Depolamada gecikme meyvelerin depo ömründen zaman çalmaktadır. Ülkemizde meyve muhafazası için en basit olarak ambarlar, kilerler kullanıldığı gibi, mekanik soğutmalı depolar hatta “kontrollü atmosfer” depolarda kullanılmaktadır.

Bu tesislerin ancak %10'undan azında “ön soğutma” ünitesi var olup bunların çoğunda da verimli çalışmamaktadır. Halbuki “ön soğutma” özellikle tarla sıcaklığının atılması ve böylece sıcaklığı yaklaşık 5°C'ye düşmüş meyvelerin daha çabuk 0°C veya istenen düşük sıcaklıklara düşürülmesi yönünden fevkalade yararlıdır. Teknolojide ileriye gitmiş ülkelerde meyve depolamasında “su” veya “hava” ile ön soğutma sistemleri kullanılmaktadır.

Üreticilerimiz basit ambar, kiler ve benzeri adi depolar yerine iyi kaliteli ürünlerin muhafazası için mekanik soğutmalı depoları tercih etmelidir. Çünkü adi depolarda depolamanın ana ögeleri olan sıcaklık, nem ve havalandırma kontrol edilmediğinden bunlarda muhafaza edilen meyvelerde depolama ömrü kısalmakta, çürümeler ve bozulmalar nedeniyle oluşan kayıplar da yüksek oranlara ulaşmaktadır. Üreticilerimiz, iyi kaliteli meyvelerin muhafazası amacıyla pazarlama durumunu da düşünerek, yörede depolama yönünden güven kazanmış, deneyimli depoları tercih etmelidirler.

Meyvelerin depolama zamanı boyunca istemiş oldukları sıcaklık meyvelerin türüne ve çeşide göre değişmekte ve bu sıcaklık genelde –1.5 ile +10°C arasında yer almaktadır. Meyvenin istemiş olduğu sıcaklık meyve etinde istenen sıcaklık olup bu sıcaklık depolama boyunca değişmemelidir. Bu nedenle meyve civarındaki hava sıcaklığının meyve sıcaklığının 0.5°C altında veya üstünde değişmeli bu değişim 1 dereceyi aşmamalıdır. Mutedil iklim meyve türleri içinde ayva ile bazı elma ve armut çeşitleri dışında meyvelerin depolama sıcaklığı 0°C olmalıdır. Bazı turunçgil meyveleri ile tropik kökenli avokado, muz depolamasında depo sıcaklığı +8, +10°C arasında tutulmalıdır. Üreticilerimiz ve soğuk depo işletmecilerimiz, meyvelerin depo sıcaklık istekleri konusunda daha geniş bilgi için Bakanlığımıza bağlı Atatürk Bahçe Kültürleri Merkez Araştırma Enstitüsü'ne baş vurulmalıdır.

Meyveler depolama süresi içinde tür ve çeşide ve aynı zamanda depo odasının sıcaklık ve nem durumuna göre su kaybederek buruşma gösterebilirler. Ufak meyvelerde ve kapasitenin altında doldurulmuş odalarda saklanan meyvelerde su kaybı yüksek olur. Ayrıca dizayn hatalarının yapıldığı soğuk odalarda düşük yüzeyli soğutucular da meyvelerden fazla oranda su kaybına neden olurlar. Meyvelerin muhafaza edildiği odalarda nemlendiricilerle nem %90 ile %95 arasında olmalı, depolarda ya nemlendiricilerle ya da duvar yüzeyleri ile zemin sulaması sayesinde nem oranı arttırılmalıdır.

Mekanik soğutmalı depolarda etkin bir soğutmanın temini için soğutuculardaki fanların yeterli olması yanında istiflemenin durumu daha çok önem kazanmaktadır. İstifleme, soğutucu tarafından üflenen havanın odanın her tarafına engelsiz bir şekilde yayılmasını sağlayacak şekilde yapılmalıdır. Mümkünse odanın soğutucularının bulunduğu yerin karşısına gelen duvarı ile en gerideki istif arasında bir açıklık bırakmalı böylece karşı duvara çarpan soğuk havanın aşağı indirilerek en dipteki kasalardaki meyvelerin soğutması temin edilmelidir. Soğutucuların önü daima açık bırakılmalı dönüş havasının rahatça dolaşımı sağlanmalıdır.

Depolarda temizliğe ve hijyenik koşullara mutlak uyulmalı ve üreticilerimizin zaman zaman depodaki ürünleri kontrol ederek ürünün durumuna göre ve depolama işletmesinin önerileri ışığında ürünlerin depolama sürecini kendileri kararlaştırmalıdırlar. Depo odalarına mümkün olduğu kadar ayrı meyve tür hatta aynı çeşit konarak muhafazaya alınmalı ve depo zaman zaman havalandırılarak istenen sıcaklık sürdürülmelidir.

Çizelge 1. Bazı taze meyvelerin soğuk depoda istemiş oldukları muhafaza koşulları.

    • Meyve

    • Sıcaklık C°

    • Nem %

    • Depolama süresi

    • Açıklama

    ELMA Çeşitlere göre değişmekte

    • Starking D.

    • 0 1

    • 90-95

    • 5-6 ay

    •  

    • Golden D.

    • -1 0

    • 95

    • 5-6 ay

    • Nem önemli

    • Jonathan

    • 0 1.5

    • 90

    • 4 ay

    • Fizyolojik

    • Granny Smith

    • •  4

    • 90-95

    • 3 ay

    • Bozulma mümkün

    •  

    • 0.5

    • 90

    • 7-8

    • Kabuk kararması yapabilir

    • Roma Güzeli

    • -1 0

    • 90

    • 4-6 ay

    • Kabuk yanıklığı

    • Amasya

    • 3

    • 4

    • 85-90

    • 4-5 ay

    • ARMUT

    • Williams

    • -1 -0.5

    • 90-95

    • 1-3 ay

    • Kabuk yanıklığı

    • Anjuo

    • -1

    • 90-95

    • 4-6 ay

    •  

    • Bosc

    • -1

    • 90-95

    • 3-3.5 ay

    •  

    • Dayenne

    •  

    •  

    •  

    •  

    • du Comice

    • -1 0.5

    • 90-95

    • 3-4 ay

    •  

    • Passe Crassane

    • -1 0

    • 90-95

    • 5-6 ay

    • Düşük sıcaklık

    •  

    • 4

    • 90-95

    • 3 ay

    • Zarar

    • KAYISI

    • -1 0.5

    • 90

    • 2-3 hafta

    •  

    • ÇİLEK

    • 0

    • 85-95

    • 7 gün

    •  

    • KİRAZ

    • -1 0

    • 90-95

    • 2-3 hafta

    •  

    • VİŞNE

    • -1 0

    • 85-90

    • 2-3 hafta

    •  

    • İNCİR

    • -1 0

    • 85-90

    • 1-3 hafta

    • Çeşide göre değişir

    • ŞEFTALİ

    • -1 0

    • 85-95

    • 1-4 hafta

    • Çeşide göre değişir

    • NEKTARİN

    • -1 0

    • 85-90

    • 3-7 hafta

    • Çeşide göre değişir

    • KARPUZ

    • 5 10

    • 85-90

    • 2-3 hafta

    • Çeşide göre değişir

    • KAVUN

    • 5 10

    • 85-90

    • 1-4 hafta

    • Çeşide göre değişir

    • ÜZÜM

    • -1 -0.5

    • 90-95

    • 1-5 ay

    • Çeşide göre değişir

    • PORTAKAL

    •  

    •  

    •  

    •  

    • Washinton Novel

    • 5

    • 85-90

    • 4.5 ay

    •  

    • ALTINTOP

    •  

    •  

    •  

    •  

    • Marsh Seedless

    • 8

    • 85-90

    • 6 ay

    •  

    • Redblush

    • 8

    • 85-90

    • 6 ay

    •  

    • LİMON

    •  

    •  

    •  

    •  

    • Kütdiken

    • 10

    • 85-90

    • 8-9 ay

    •  

    • MANDARİN

    •  

    •  

    •  

    •  

    • Satsuma

    • 3

    • 85-90

    • 2-2.5 ay

    •  

    • Klementin

    • 33

    • 85-90

    • 3-3.5 ay

    •  

    • MUZ



    • Yeşil

    • 13-14

    • 90-95

    • 10-30 gün

    • Çeşidine göre değişir

    • Sarı

    • 11-13

    • 88-90

    • 1-1.5hafta


Kaynak:http://www.cinarfidan.com/


 
Support : Creating Website | Johny Template | Mas Template
Copyright © 2011. Tarım Günlüğü - All Rights Reserved
Template Created by Creating Website Published by Mas Template
Proudly powered by Blogger